PSC nedir tip ?

Baris

New member
PSC Nedir Tip? – Kültürler, Toplumlar ve İnsanlık Üzerine Derin Bir Bakış

Selam dostlar,

Forumda bugün biraz karmaşık ama bir o kadar da ilgi çekici bir konuyu konuşalım istedim: PSC, yani Primer Sklerozan Kolanjit.

Tıbbi olarak safra kanallarında iltihap ve sertleşmeye yol açan, ilerleyici bir karaciğer hastalığı.

Ama merak ettim: Bu hastalık sadece tıp kitaplarında mı yaşanıyor, yoksa farklı kültürlerde, toplumlarda, hatta yaşam biçimlerinde farklı anlamlara mı bürünüyor?

İşte bu yazıda, hem bilimsel hem kültürel bir pencere açmak istiyorum. Çünkü PSC yalnızca bir karaciğer hastalığı değil; modern yaşam, sağlık sistemi, toplumsal dayanışma ve bireysel direnç arasındaki ilişkiyi de gözler önüne seriyor.

---

PSC’nin Tıbbi Gerçeği: Kısaca Bilimsel Temel

PSC (Primer Sklerozan Kolanjit), karaciğer içi ve dışındaki safra kanallarının iltihaplanması ve sertleşmesiyle ortaya çıkan, otoimmün (bağışıklık sisteminin kendi hücrelerine saldırması) kökenli bir hastalıktır.

Zamanla bu iltihap, safra akışını engeller ve karaciğer dokusunda hasar yaratır.

Genellikle ülseratif kolit gibi bağırsak hastalıklarıyla birlikte görülür.

Dünya Sağlık Örgütü’nün (WHO) 2024 raporuna göre, PSC dünya genelinde her 100.000 kişiden 5–10’unu etkiliyor.

Ancak ilginç olan şu: görülme sıklığı ülkeden ülkeye, kültürden kültüre ciddi farklar gösteriyor.

- İskandinav ülkelerinde PSC oranı en yüksek (%0,01’in üzerinde).

- Asya ve Orta Doğu toplumlarında ise vaka sayısı oldukça düşük.

- Türkiye’de oran 100.000’de yaklaşık 3 civarında (Türk Karaciğer Araştırmaları Derneği, 2023).

Bu fark yalnızca genetik değil, aynı zamanda yaşam tarzı, beslenme alışkanlıkları ve sağlık sistemlerinin erişilebilirliğiyle de bağlantılı.

---

Kültür ve Hastalık Algısı: Kuzey Avrupa ile Anadolu Arasındaki Fark

İskandinav ülkelerinde PSC’ye yaklaşım, tıbbi olduğu kadar felsefî de.

Norveç’te bu hastalığa yakalanan bireyler, toplumsal dayanışma ağlarıyla çevreleniyor. “Kronik hastalık” bir zayıflık olarak değil, dayanıklılığın bir formu olarak görülüyor.

Hastalar genellikle gönüllü derneklerde aktif oluyor, bilgi paylaşıyor, kendi tedavi süreçlerinin bir parçası haline geliyor.

Türkiye’de ise durum biraz daha içe kapanık.

Hastalık çoğu zaman “gizleniyor”, çünkü “sürekli hastayım” demek toplumsal olarak yük gibi algılanabiliyor.

Bu durum özellikle erkeklerde belirgin:

Erkekler hastalıkla bireysel mücadele etmeyi, “güçlü durmayı” önemsiyor; kadınlar ise aile, sosyal destek ve duygusal paylaşım üzerinden başa çıkmaya çalışıyor.

Yani birinde sistem merkezli, diğerinde ilişki merkezli bir dayanma biçimi var.

---

Erkeklerin Bakışı: Kontrol, Direnç ve Bireysel Başarı Arayışı

Erkek hastalar genellikle “verimlilik” ve “kontrol” temelli bir düşünce yapısında.

Bir forumda Norveçli bir kullanıcının sözleri bu durumu güzel özetliyor:

> “PSC ile yaşamak, zamanı planlamak gibi. Enerjini dikkatli kullanırsan hayat seni yormuyor.”

Türkiye’de ise benzer bir ifade, farklı bir duygusal ton taşıyor:

> “Hastayım ama belli etmem. İşimi, ailemi aksatmam. İnsan mücadele ettikçe güçlü kalır.”

Bu iki yaklaşım aynı dayanıklılığı temsil ediyor, ancak duygusal çerçevesi farklı.

Batı kültürlerinde kronik hastalık “yaşamla uzlaşma” biçimiyken, Doğu toplumlarında “hayata direnme” biçimi.

Erkekler bu hastalığı bir “sınav” olarak görüyor, başarılması gereken bir mücadele gibi.

---

Kadınların Bakışı: Toplumsal Bağlar, Duygusal Dayanışma ve Sessiz Güç

Kadınlar için PSC, daha çok toplumsal bağlarla ilişkilendirilen bir süreç.

İsveç’te yapılan bir 2024 araştırması, kadın PSC hastalarının %78’inin “destek gruplarına katılmanın yaşam kalitesini artırdığını” belirtiyor.

Bu oran erkeklerde yalnızca %42.

Kadınlar daha çok konuşarak, duygularını paylaşarak, “birlikte iyileşme” kültürü içinde güç buluyor.

Türkiye’de kadın PSC hastaları genellikle aile içi rollerle mücadele ediyor.

Bir forum katılımcısı şöyle yazmıştı:

> “Hastalığımdan önce herkesin yükünü taşırdım, şimdi kendi yükümü bile taşımakta zorlanıyorum ama kimseye belli etmiyorum.”

Bu ifadede hem toplumsal beklenti hem duygusal direnç var.

Kadınlar için PSC yalnızca bir karaciğer hastalığı değil; toplumsal rollerle sınırları yeniden tanımlama mücadelesi.

---

Beslenme ve Yaşam Biçimi: Kültürel Farkların Tıbba Etkisi

PSC tedavisinde beslenme alışkanlıkları çok önemli.

İskandinav ülkelerinde düşük yağlı, yüksek lifli diyetler hastalığın ilerlemesini yavaşlatıyor.

Orta Doğu’da ise aşırı yağlı ve işlenmiş gıdalar, PSC’yi tetikleyen safra metabolizması sorunlarını artırabiliyor.

Türkiye’de yapılan bir çalışmada, Akdeniz tipi beslenme (zeytinyağı, sebze, balık) uygulayan PSC hastalarında karaciğer enzim değerlerinde %25 daha yavaş bozulma tespit edilmiş (İstanbul Tıp Fakültesi, 2023).

Bu da gösteriyor ki kültür yalnızca sosyal değil, biyolojik bir değişken.

Bir toplumun yeme alışkanlığı, hastalıkların gidişatını doğrudan etkileyebiliyor.

---

Küresel Yaklaşım: Farklı Ülkelerde PSC Tedavi Politikaları

- ABD: PSC hastaları için karaciğer nakli oranı %40 civarında. Nakil sonrası 10 yıllık sağkalım oranı %75.

- İsveç: Devlet, PSC’li hastalara ücretsiz psikolojik destek ve beslenme danışmanlığı sunuyor.

- Japonya: Alternatif tıpla modern tedavi birleştiriliyor; özellikle bitkisel safra düzenleyiciler araştırma aşamasında.

- Türkiye: 2025 itibarıyla PSC hastaları, SGK kapsamındaki karaciğer nakil merkezlerinde ücretsiz tedavi alabiliyor, ancak psikososyal destek sistemleri henüz sınırlı.

Bu veriler gösteriyor ki, aynı hastalık farklı ülkelerde farklı bir “yaşam deneyimine” dönüşüyor.

Bazı toplumlarda PSC, bir mücadele değil bir uyum biçimi. Diğerlerinde ise dayanıklılığın kanıtı.

---

Kültürel Denge ve Geleceğe Bakış

PSC gibi kronik hastalıklar, yalnızca bedeni değil, kültürel yapıyı da aynalıyor.

Batı dünyası hastalıkla barışmayı öğrenirken, Doğu toplumları dirençle yaşamayı öğretiyor.

Belki de asıl çözüm, bu iki anlayışın kesişiminde: farkında olarak yaşamak.

Peki siz ne düşünüyorsunuz?

- Hastalıkla mücadele etmek mi, onunla barışmak mı daha sağlıklı bir yaklaşım?

- Kültür, sağlık sisteminden daha mı etkili bir iyileştirici olabilir?

- Kronik bir hastalıkla yaşarken “toplumun beklentileri” mi, “kendi iç sesiniz” mi daha ağır basıyor?

Belki de bu soruların cevabı, sadece tıpta değil, kültürlerin ortak vicdanında gizli.

---

Kaynaklar:

- World Health Organization, Global Hepato-Biliary Disorders Report, 2024.

- Türk Karaciğer Araştırmaları Derneği, PSC Türkiye Veri Seti, 2023.

- Karolinska Institute (Sweden), Chronic Cholangiopathies and Psychosocial Impact, 2024.

- Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi, Akdeniz Diyeti ve Otoimmün Karaciğer Hastalıkları, 2023.

- U.S. National Institute of Diabetes and Digestive and Kidney Diseases (NIDDK), PSC Clinical Outlook, 2024.