Karanlık Çağa Neden Karanlık Çağ Denir ?

Defne

New member
Karanlık Çağa Neden Karanlık Çağ Denir?

Tarihte, Orta Çağ dönemi genellikle "Karanlık Çağ" olarak adlandırılmaktadır. Peki, bu dönemin neden böyle tanımlandığına dair farklı yorumlar ve analizler mevcuttur? "Karanlık Çağ" kavramı, özellikle Avrupa'da, Roma İmparatorluğu'nun çöküşüyle başlayıp Rönesans'a kadar süren bir zaman dilimini ifade eder. Ancak bu tanımlama, tarihçiler tarafından zaman zaman sorgulanmakta ve eleştirilmektedir. Karanlık Çağ'ın adlandırılma sebepleri üzerine yapılan tartışmalar, tarihsel olaylar, toplumsal yapılar ve entelektüel gerileme gibi faktörlere dayanmaktadır.

Karanlık Çağ Ne Zaman Başlar ve Sona Erer?

Karanlık Çağ, yaklaşık olarak M.S. 5. yüzyıldan başlayıp, 14. yüzyıla kadar devam ettiği kabul edilen bir dönemi kapsar. Bu dönemin başlangıcı genellikle Batı Roma İmparatorluğu’nun 476 yılında çökmesiyle ilişkilendirilir. Batı Roma İmparatorluğu'nun çöküşü, Avrupa'da büyük bir siyasi, sosyal ve ekonomik çöküşe yol açmıştır. Bu çöküşün ardından toplumlar arasında bir belirsizlik dönemi başlamış, eski Roma medeniyetinin izleri kaybolmaya başlamıştır.

Karanlık Çağ’ın sonu ise genellikle 14. yüzyılda, Rönesans’ın ve bilimsel devrimlerin etkisiyle şekillenen entelektüel uyanışla ilişkilendirilmektedir. Bu dönemde, eski Yunan ve Roma kültürüne olan ilgi yeniden canlanmış ve bilimsel düşünce ön plana çıkmıştır.

Karanlık Çağ’a Neden Karanlık Çağ Denir?

"Karanlık Çağ" teriminin kökeni, 18. yüzyılda, özellikle Aydınlanma dönemi filozofları ve tarihçiler tarafından oluşturulmuştur. Bu dönemde, bilimsel düşüncenin ve akılcı bakış açısının ön plana çıkmaya başlamasıyla birlikte, Orta Çağ’ın karanlık, geri kalmış ve cahil bir dönem olarak tanımlanması yaygınlaşmıştır. Aydınlanma dönemi düşünürleri, Orta Çağ’ı, toplumun entelektüel ve kültürel gerilemesinin zirveye ulaştığı bir dönem olarak görmüşlerdir.

Orta Çağ’a "karanlık" denmesinin bir başka nedeni, bu dönemde Avrupa’da bilimsel ilerlemenin çok sınırlı olması ve düşünsel özgürlüğün baskı altında kalmasıdır. Roma İmparatorluğu’nun çöküşüyle birlikte Avrupa'da şehirler geri planda kalmış, tarım toplumlarına dayalı bir yapıya dönüşmüş ve büyük oranda kültürel izolasyon yaşanmıştır. Ayrıca, Hristiyanlık kilisesinin egemenliği altındaki toplumlarda, dini dogmalar bilimsel araştırmaların önüne geçmiştir.

Bilimsel Gerileme ve Entelektüel Kısıtlamalar

Orta Çağ’ın "karanlık" olarak adlandırılmasının bir diğer nedeni, bilimsel gelişmelerin sınırlı olmasıdır. Roma İmparatorluğu’nun çöküşünden sonra, Avrupa’da pek çok bilimsel bilgi kaybolmuş ve antik Yunan ve Roma medeniyetinin mirası, uzun bir süre unutulmuştur. Bu dönemde, bilimsel düşüncenin yerini dini inançlar ve batıl inançlar almıştır. Özellikle, Katolik Kilisesi'nin gücü, bilimsel düşüncenin önünde bir engel oluşturmuştur. Katolik Kilisesi, sadece dinî dogmaların kabul edilmesini istemiş ve bilimsel araştırmalar genellikle bu dogmalarla çelişiyorsa engellenmiştir.

Dönemin en ünlü örneklerinden biri, Copernicus ve Galileo'nun heliosantrik (güneş merkezli) evren modeli üzerine yapmış oldukları çalışmaların, kilise tarafından reddedilmesidir. Bu tür durumlar, Orta Çağ’ın bilimsel gelişmeye kapalı ve "karanlık" bir dönem olarak anılmasına neden olmuştur.

Orta Çağ’da Kültürel ve Ekonomik Durum

Orta Çağ'da, Roma İmparatorluğu’nun çöküşüyle birlikte Avrupa'da siyasi istikrarsızlıklar baş göstermiştir. Bu dönemde, Avrupa toplumları feodal bir yapıya bürünmüş ve çoğunlukla köylülerin çalıştığı tarım toplumları ortaya çıkmıştır. Sanat, kültür ve bilim alanlarında büyük bir gerileme yaşanmış, eski Roma'nın mimarisi, bilimsel bulguları ve sanat eserleri birer hatıra olarak kalmıştır.

Orta Çağ'ın başlangıcında, şehirlerin sayısı azalmış, insanlar daha izole bir şekilde yaşamaya başlamıştır. Tarım, toplumun ana geçim kaynağıydı ve şehir hayatı büyük ölçüde gerilemişti. Bu dönemde okuryazarlık oranları düşük, eğitim olanakları sınırlıydı ve bilgi çoğunlukla manastırlarda ya da kiliselerde saklanıyordu. Bunun sonucu olarak, toplum büyük ölçüde dini otoriteler tarafından şekillendirilmiş ve toplumsal yaşamı belirleyen unsurlar, köylülerin düşük bir yaşam standardında sıkışmış olmasına yol açmıştır.

Karanlık Çağ’ın Eleştirisi ve Alternatif Görüşler

Orta Çağ'a yönelik "karanlık" tanımlaması, pek çok tarihçi ve araştırmacı tarafından eleştirilmiştir. Çünkü, Orta Çağ’da sadece bir gerileme değil, aynı zamanda bazı önemli gelişmeler de yaşanmıştır. Örneğin, Orta Çağ’da yapılan bazı bilimsel ve teknolojik keşifler, Avrupa medeniyetinin ilerlemesi için zemin hazırlamıştır. Bu dönemde, tarımda kullanılan yeni araçlar, sulama yöntemleri ve diğer teknik gelişmeler, Avrupa'nın ekonomik yapısını güçlendirmiştir.

Ayrıca, Orta Çağ'da kültürel faaliyetler de devam etmiştir. Gotik mimari, romanesk sanat, ve manastırda yapılan el yazmaları, dönemin kültürel zenginliklerinin örneklerindendir. Ayrıca, İslam dünyasında bilimsel ve felsefi düşüncenin altın çağı yaşanmış ve bu dönemde elde edilen bilgi, Batı dünyasına aktarılmıştır.

Sonuç: Karanlık Çağ’a Genel Bir Bakış

Karanlık Çağ, her ne kadar çoğunlukla bir gerileme dönemi olarak tanımlansa da, bu dönemin sadece karanlık olmadığını unutmamak gerekir. Hem kültürel hem de bilimsel açıdan önemli gelişmelerin yaşandığı bir dönemde, Batı Avrupa'da yaşanan uzun süreli bir izolasyon ve dinsel dogmaların etkisiyle gelişen entelektüel engellemeler, Orta Çağ’ı "karanlık" olarak tanımlamaya yol açmıştır. Ancak, Orta Çağ’ın sonlarına doğru, Rönesans ile başlayan yeniden keşif dönemi, bu karanlık tablonun aydınlanmaya başladığını göstermektedir. Dolayısıyla, Orta Çağ’a "karanlık" denmesinin bir miktar öznel bir değerlendirme olduğunu söylemek mümkündür.